Gecenin kıyısında ürkek ve hantal
Bir çakal sürüsü koynuna sürüldüğün.
İnce bir sızı, ince bir dal inersin
Yorgun bir akşamın yokuşundan.
Çıplak sözcükler ararsın;
Çocukluğun kadar temiz,
Yoksulluğun kadar günahsız…
Bir çakal sürüsü koynuna sürüldüğün.
İnce bir sızı, ince bir dal inersin
Yorgun bir akşamın yokuşundan.
Çıplak sözcükler ararsın;
Çocukluğun kadar temiz,
Yoksulluğun kadar günahsız…
Anıların bir varoş hüznünün buğusunda
Ve bir kavgadasın kafan yüreğin kan.
O ki; imbiğinden güleç yüzlü bebeler doğuracaksın.
Karıncalar üşüşür parmak uçlarına durmadan,
Durmadan nar çatlatan şiirler dizmenin çabasındasın…
Çıplak sözcükler ararsın;
Çocukluğun kadar temiz,
Yoksulluğun kadar günahsız…
Gri mavi gecenin tortusunu yontarsın,
Bir simyacı titizliğinin kapısını zorlar kalemin.
Bir olanaksızlık hali var nice zamandır ve
Bir öfkenin kınından bir sağanak yağmalısın…
Ve bir kavgadasın kafan yüreğin kan.
O ki; imbiğinden güleç yüzlü bebeler doğuracaksın.
Karıncalar üşüşür parmak uçlarına durmadan,
Durmadan nar çatlatan şiirler dizmenin çabasındasın…
Çıplak sözcükler ararsın;
Çocukluğun kadar temiz,
Yoksulluğun kadar günahsız…
Gri mavi gecenin tortusunu yontarsın,
Bir simyacı titizliğinin kapısını zorlar kalemin.
Bir olanaksızlık hali var nice zamandır ve
Bir öfkenin kınından bir sağanak yağmalısın…
Cafer Demirtaş, Kasım 2010, Mersin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder