Sigaya çekilmiş renklerden geliyoruz.
Adımızı kızıl koydular gökkuşağının taşrsında.
Zonklayan şakaklarımızda kaç lavın yangını
Kül ayrılıklarla yıkadık sevdamızı ve
Dilimizde kaç yenilginin derin hüznü…
Devam ediyor ve ışıltılı ırmaklarla akan.
Sularımız güneşle öpüşmekte ve hep
Sevişmekte olacak içimizdeki hınç…
Çiçek turlarında arı, misyonunun uğultusuyla
Yapacakları bal tat olacak damağında hayatın.
Ve karanlığın rengini dövmekte o zıpkın
Elerindeki meşaleleriyle yiğit çocuklar…
Biraz da zümrüt güzelliklerin kekremiş halindeyiz,
Bir giyotinin zehirli keskinliğiyle bölünür düşlerimiz.
Zira bir ahtapotun çürüyen kollarıyla
Biteviye kan emmekte ölüseviciler…
Sırtımızda insan kavminin onurlu yaftası
Dimağlarımızda bir kimlik edasıyla parlamakta.
Sularımız güneşlerle öpüşür
Gökkuşağının taşrasında adımız kırmızı…
Cafer Demirtaş,
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder